11 sayısına dair bu proje, insan iradesinin toplumsal yaşamda ne kadar belirleyici olduğu sorusuna cevap aramaya yönelik uzun soluklu bir çabanın ürünüdür.
Toplumsal hayatta insan iradesinin eseri gibi gözüken birçok olayın arka planında aynı sayısal döngünün (tesadüf sınırlarını aşacak sıklıkta) gözlemlenmesi bu projenin ortaya çıkış sebeplerinden birisidir.
Şüphe yok ki bu sayısal döngü, fizik kanunları gibi mutlak olmadığından toplumsal hayatta karşılaşılan her olayın ardında böyle bir döngünün olacağını düşünmek doğru olmaz. Zaten insanı ve onun parçası olduğu toplumsal hayatı ilginç ve gizemli kılan da bu belirsizlik ve bilinmezliktir.
Hayatın bu gizemli yanı ise başta varoluş ve gelecek olmak üzere pek çok bilinmeze dair derin bir ilgi ve meraka yol açmıştır. Ancak ne insan iradesine mutlak üstünlük tanıyan filozoflar ne de fizikötesine uzanan medyum, kâhin ve benzerleri bu merakı giderecek cevaplara ulaşamamış, insana ve geleceğine dair en temel sorulara tatminkâr cevaplar verememiştir.
Bu proje ise yorum, tahmin ve sezgi gibi öznel yaklaşımlardan uzak bir bakış açısıyla tamamen nesnel bir yönteme dayanarak bilimsel bir zeminde bu bilinmezliğin kapısını aralamak iddiasındadır. Bu amaçla insan hayatında önemli etkileri olan “istisnai” ve “sıra dışı” olaylar incelenerek bunların arka planında 11 sayısının izleri aranmış; insan iradesinin eseri gibi gözüken olayların, aslında gizemli bir matematiksel düzene sahip olup olmadığı sorgulanmıştır.
Bu sorgulama kapsamında incelenen ilginç ve istisnai olayların büyük bir çoğunluğunda ise bu olaya ait verilerden ulaşılan (oldukça büyük) sayıların 11’in katı olduğu gözlemlenmiştir. Şüphesiz ki toplumsal bir olayı sayısal şekilde analiz etmek, bir başka deyişle sayısallaştırmak kolay bir iş değildir. Hele ki bunu bilimsel bir yöntemle tutarlı ve doğru şekilde yapmak ise özenli bir çaba gerektirir. Zira bilimsel bir yönteme bağlılık, ulaşılacak olumsuz sonuçları kabul etmeyi ve onlara müdahale etmemeyi diğer bir deyişle başarısızlığı da göze almayı gerektirir.
Burada incelenen örnek olaylarda da bu yöneteme bağlı kalınmış ve olaya ilişkin sayısal veriler eksiksiz ve yalın bir şekilde -gerektiğinde tablo olarak- paylaşılmıştır. Toplumsal olayların sayısal olarak tanımlanması (sayısallaştırılması) anlamına gelen bu veriler ise projenin metodolojisine uygun şekilde yan yana yazılarak çoğu zaman yüzlerce basamağa ulaşan ve 11’in katı olan sayılar elde edilmiştir.
Şüphesiz bu durum ilk bakışta çok anlamlı gözükmeyebilir, önemsenmeyebilir hatta tesadüf olarak da kabul edilebilir. Ancak bu döngünün benzer nitelikteki istisnai olaylarda tekrar ettiği düşünüldüğünde bunu tesadüfle açıklamak kolay olmayacaktır. Söz gelimi 17 Ağustos Depremi’ni oluşturan sayısal verilerin oluşturduğu 34 basamaklı sayının 11’in katı olması bir tesadüf olabilir. Her ne kadar deprem sadece “1 salise” önce veya sonra meydana gelse bozulacak bir kombinasyona tesadüf demek kolay olmasa da bu görüş de saygıya değerdir. Ancak bu depremden 24 yıl sonra meydana gelen ve bu felaketin bir benzeri olan 06 Şubat 2023 depreminde de aynı kombinasyon oluşmuşsa artık bunu tesadüfle açıklamak kolay olmayacaktır.
Sonuç olarak bu proje, tesadüf sınırlarını zorlayan ilginç ve istisnai örneklerin 11 sayısıyla ilgisini gösteren bir tür katalogdan ibarettir. Bu kataloğu yorumlayıp anlamlandırmak ise okuyucuya bırakılmıştır. Bu nedenle incelenen olayların 11 sayısıyla bağını gösteren bilgiler sade ve yalın bir şekilde verilmiş, sansasyonel ve abartılı bir üsluptan kaçınılmıştır. Zira bu projenin amacı tek tek olaylar değil, o olayların işaret ettiği 11 Sayısal Sistemi’dir.